Bilim-Teknoloji

Nükleer sığınaklar: Gerçekten koruma sağlar mı?

Paylaş

Dünyada insan eliyle yaratılabilecek en yıkıcı felaketlerden biri, kuşkusuz bir nükleer patlamadır. Ancak, yaygın inanışa göre, nükleer sığınaklar bizi bu korkunç senaryodan koruyabilir. Peki, bu ne kadar doğru? Gerçekten bir nükleer patlamaya karşı tam anlamıyla güvende olabilir miyiz?

Sığınaklar ne kadar etkili?

Columbia Üniversitesi Çevresel Sağlık Bilimleri Bölümü’ den Prof. Norman Kleiman’a göre, bir sığınağın koruyuculuğu, bulunduğu konum ve patlayan bombanın büyüklüğü ile doğrudan ilişkili. Yani her sığınak eşit derecede güvenli değildir.

Nükleer sığınakların tarihi, 1947-1991 yılları arasındaki Soğuk Savaş dönemine dayanıyor. ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki nükleer gerilim nedeniyle devletler, büyük kamu binalarında sığınaklar inşa etti ve bireyleri de kendi evlerine sığınak yapmaları konusunda teşvik etti. Ancak, bu yapıların ne kadar etkili olduğu tartışmalı.

Columbia Üniversitesi Radyasyon Güvenliği Programı Yöneticisi Peter Caracappa ise bu sığınakları pazarlayan kişilerin büyük kısmının, krizi fırsat bilerek insanlara umut sattığını belirtiyor.

Modern nükleer silahlar daha tehlikeli

Live Science’de yaymlanan makaleye göre günümüz nükleer silahları, Soğuk Savaş dönemindekilere göre çok daha güçlü. 1950’lerde kullanılan atom bombaları, plütonyum veya uranyum-235 gibi radyoaktif elementlerin şiddetli bir şekilde bölünmesiyle (fisyon) patlıyordu. Ancak günümüzde kullanılan termonükleer bombalar (hidrojen bombaları) bir fisyon patlamasını tetikleyerek çok daha büyük bir patlama yaratıyor.

Bu tür bombaların patlama çapı yaklaşık 100 mil (yaklaşık 160 km) kadar ulaşabiliyor. Karşılaştırmak gerekirse, Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan bombaların patlama çapı sadece 1.6 kilometreydi. Yani günümüzdeki nükleer silahlar, geçmişte kullanılanlardan katbekat daha yıkıcı.

Bir sığınak ne kadar koruyucu olabilir?

Peki, sığınakların nükleer bir patlamaya karşı gerçek anlamda koruma sağlaması mümkün mü? Kleiman’a göre, 1000 km uzaklıkta bir sığınakta bulunuyorsanız bir şansınız olabilir. Ancak patlamaya yakınsanız, şok dalgaları, ısı ve radyasyon sizi kaçınılmaz bir sona sürücek.

Nükleer patlamalardan kurtulabilmenin en önemli faktörlerinden biri radyasyondan korunmaktır. Radyasyondan koruyan etkili bir sığınağın duvarları en az 90 cm kalınlığında beton, çelik ve kurşun ile kaplanmalıdır. Özellikle kurşun, radyasyonun geçişini ciddi oranda engeller. Ayrıca, radyasyon düz bir hat üzerinde ilerlediği için, sığınağın girişi zikzak şeklinde olmalıdır.

Patlama sonrası hayatta kalmak mümkün mü?

Nükleer bir patlamadan sonra hayatta kalmanın en önemli adımlarından biri de fallout yani radyoaktif serpinti ile başa çıkabilmektir. Radyasyon, patlama sonrası günlerce etkili olmaya devam eder. Bu nedenle, ilk şoku atlatsanız bile, serpintiden korunmak için sığınağın içinde en az bir hafta boyunca kalmanız gerekebilir. Kleiman’a göre, bu süre boyunca sığınağın içinde yeterli gıda, su ve oksijen kaynağı bulunmalı. Ancak bir hafta sonra bile dışarı çıkmanın tam anlamıyla güvenli olduğu söylenemez.

Ayrıca, radyasyonun uzun vadeli etkileri de oldukça ciddidir. Örneğin, 1986’daki Çernobil felaketi sonrası birçok insan tiroid kanseri ve diğer ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Benzer şekilde, Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombalarının hayatta kalanları, yıllar sonra artan kanser vakaları ve genetik mutasyonlarla mücadele etti. Bu tür örnekler, radyasyonun etkilerinin sadece kısa vadede değil, nesiller boyunca sürebileceğini gösteriyor. Akut radyasyon zehirlenmesi riski azalıyor olsa da, kanser gibi hastalıklar onlarca yıl sonra bile ortaya çıkabilir.

Sonuç

Bir nükleer sığınak sizi tamamen güvende tutar mı? Patlamadan yüzlerce kilometre uzaklıktaysanız ve iyi bir sığınağınız varsa, radyasyondan korunma şansınız olabilir. Ancak patlama alanına yakın bir mesafedeyseniz, sığınak ne kadar sağlam olursa olsun kurtulma ihtimaliniz oldukça düşük.

Nükleer savaşın gerçek bir tehdit olup olmadığı tartışılır, ancak bir şey kesin: En iyi korunma yolu, böyle bir felaketin asla yaşanmamasını sağlayacak politikaları hayata geçirmektir.

Musab Celal Kara

Paylaş